Kıbledir bana dünyadaki varlığın,
Nerede hissetsem seni,
Çevirir yüzüm o yöne bedenimi.
Kavrulurken sıcaklığında düşüncelerim,
Söylediklerin gelir aklıma,
Söylemediklerin hep merakım.
Yaptıkların canlanınca gözümde,
Yapmadıkların hep hevestir içimde.
Bilirim merakımın da
Hevesimin de sebebini,
Bilirim toprağın verimini
Üzerinde yetişen Kır Çiçeğinin rengini.
Seni var eden tohumun
Bendeki biçimini.
Anlayama çalışırım
Saklayıp da göstermediğin,
İçine ruhunu yerleştirip
Bende yaşattığın bedenini.
Ulaşmak için derinlerdeki o bedenine,
Kazsam kökünü bir işçi direnciyle,
Bulabilmek için özünü,
Bu uğurda verirdim sana,
Sonu belirsiz bütün ömrümü.
Bu ömür senin için,
Her gün yitip giderken,
Görmeyen gözüme ışık,
Duymayan kulağıma,
Şiir olsun artık sesin.
Doldursun yaşamımdaki bütün boşlukları,
Dermanı harç olan sevgin.
O sevgin
Rüzgarla serpilse çevreme,
Gül bahçesine dönüşse,
Senin için açtığım her yeni pencere.
Hayalin,
Soğuk kış gecelerinde
Sıcağını bekleyen yazım olsun.
Gün batımının ardından
Şafağını bekleyen baharım olsun.
En uzun kavuşmayla
En kısa ayrılık arasında
Sonsuz aşkı bekleyen umudum olsun.
Özlüyorum seni,
Özledikçe
Daha bir istekle arıyorum
Katran karası gecelerde,
Sonu olmayan yolların
Uçurum diplerinde,
Uçsuz bucaksız bozkırın ortasında,
Açıp ta solmuş,
Solup ta tek başına kalmış,
Rengini bildiğim,
Kır Çiçeğinin damar izinde.
Hatta eski kitaplarımın,
Hatırlanmamaktan üzülmüş,
Yırtılıp sararmış sayfalarında bile.
Buluncaya kadar seni,
Baktığım her ücra köşede,
Kırılır kelimelerim dilimin ucunda,
Gül kokulu teninin dışında,
Her şey haram olsun bu canıma,
Bu can senin için nefes aldıkça.
İsyanım büyür,
Kavuşmam geciktikçe sana.
Hangi zorluklar çıkarsa çıksın
Bu uğurda karşıma,
Fırtınalar kopsa, şimşekler çaksa,
Güneş ışıklarını kızdırarak gönderse,
Toprak göçük olup üzerime yığılsa,
Bunları gönderen de Tanrı olsa,
Yine de kabul etmez aklım,
Vazgeçmez yüreğim,
Arar seni her yerde,
Hayalinin dışında,
Senden bana kalmış her ne varsa.
Tanrının melekleri de olsa
Gidilecek bu yolun sonunda.